İnovasyon, Yenileşim, Yenilikçilik, Yaratıcılık Kavramları Üzerine

27 Aralık 2019
Okuma süresi 6 dk

Yenilikçilik, inovasyon, yenileşim, yaratıcılık… Bu kitabı okuyorsanız bunların hepsini duymuş olmalısınız. Peki aralarındaki farklar neler, biliyor musunuz? Yenilikçilik deyince aklınızda ne oluşuyor? Yenileşimden farkı nedir? Peki ya inovasyon? İnovasyon ile yenileşim arasında ne fark vardır? Yaratıcılık, yenilikçilik ile aynı mıdır? Bu soruları ne zaman bir konferansta veya sınıfta sorsam, nadiren net cevaplar duyuyorum. Eğer sizin de kafanız karışık ise, bu bölüm tam size göre.

Saydığım kavramlar içinden Yenileşim, TDK tarafından İngilizcedeki Innovation sözcüğünün karşılığı olarak konumlanmış. Ama dilimizde maalesef çok yer etmemiş ve İngilizce karşılığını devşirerek İnovasyon sözcüğünü Türkçeye katmışız. Yani, özetle yenileşim ve inovasyon sözcükleri eş anlamlı sözcüklerdir. Peki ne anlama gelirler?

Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO), inovasyon ile ilgili yayınladığı son kılavuzunda (ISO 56000), inovasyonu değer üreten veya değeri yeniden dağıtan, yeni veya değiştirilmiş bir varlık olarak tarif ediyor. İnovasyon kavramının iş dünyasındaki en özet tanımı ise yeni değer yaratmaktır. Değer fayda demektir. Eğer bir şey birilerinin bir ihtiyacını karşılıyorsa faydalıdır ve dolayısıyla da değerlidir. Öyleyse, birilerine yeni bir fayda yaratan çözümler inovasyondur diyebiliriz.

Yeni faydadan kasıt, mevcutta sunulan faydayı arttırmak, yani hali hazırda karşılanan bir ihtiyacı daha iyi karşılayarak ilave bir fayda sunmak şeklinde olabilir. Ya da şimdiye kadar sunulmamış bir fayda sunmak, yani şimdiye kadar karşılanmamış bir ihtiyacı karşılayarak farklı bir fayda sunmak şeklinde de olabilir. Örneğin; bir cep telefonu üreticisinin telefonlarında kullandığı pil teknolojisini değiştirerek tek şarj ile kullanım süresini birkaç günden birkaç aya çıkardığını hayal edin. Yeni pil teknolojisi kullanıcılara sunulan şarjsız kullanım süresi ile ilgili faydayı arttırmış olur. Aynı üreticinin, şimdiye kadar telefonlarda olmayan bir özelliği, diyelim ki tansiyon ölçümünü, ürünlerine eklediğini hayal edin. O zaman bu yeni özellik kullanıcılara farklı bir fayda sunmuş olur.

Bu arada sunulan ürün veya hizmet farklı yönlerden çok değerli olabilir. Örneğin bu sayfada resmini gördüğünüz uçak, tasarımı ve üretimi milyonlarca dolara mal olmuş bir ürün olabilir. Ama kanadının gölgesinde yatan aslanlar için sadece benzer boyutta gölgelik sağlayan bir ağaç kadar değeri vardır.

Fayda yaratma tanımından da fark etmişsinizdir ki; yeni değer yaratmak için illa yepyeni bir çözüm ortaya koymak ya da illa yepyeni bir ihtiyaca dokunmak gerekli değildir. Daha önce hiç karşılanmamış bir müşteri ihtiyacı için eşi benzeri görülmemiş bir çözüm ortaya koyuyorsanız süper bir inovasyon örneği çıkartmışsınız demektir. Hali hazırda karşılanan bir ihtiyacı yeni bir çözüm ile daha iyi bir şekilde karşılıyor olmak da bir inovasyon örneğidir. Bir alanda kullanılan bir çözümün biraz uyarlanarak başka bir alandaki ihtiyacı karşıladığı ve değer ürettiği durumlar da olabilir. Yani ne çözüm ne de ihtiyaç yenidir; ama bu da inovasyon örneği olarak değerlendirilir. Hayatımızdaki inovasyonların çoğu bu türdendir. Örneğin, mikrodalga fırınlarda kullanılan teknoloji daha önce iletişim, radar vb. alanlarda kullanılmış ve bilinen bir teknoloji olmasına karşın gıda hazırlama alanında kullanılmak üzere ilk uyarlandığında güzel bir inovasyon örneği olmuştur.

Play-Doh adlı oyun hamuru, 1930’lu yıllarda ilk defa üretildiğinde duvar kâğıdı temizleyicisi olarak piyasaya sürülmüştü. Bir dönem ABD, Cincinnati’de bir ana okulunda öğretmenler çocuklara Noel süsü yaptırmak için bu ürünü kullanmış ve ardından ürünün oyun hamuru olarak kullanımı yaygınlaşmıştı. 1950’li yıllarda ürün tekrar düzenlenip markalanmış ve oyuncak olarak pazarlanmaya başladı. Coca-Cola gazlı içeceği, Listerine ağız gargarası, WD-40 su itici ve pas giderici ürünü, Mac Mini bilgisayarı gibi ürünlerin hikayelerine baktığınızda, bir alandaki çözümün başka bir alana taşınması ile oluşmuş inovasyon örnekleri olduğunu görebilirsiniz.  

Bir çözümden elde edilen faydayı, çözümü kullanan belirlerler. O yüzden bir çözüm farklı kitleler için farklı değerde olabilir. Evdeki tabletim, benim için mükemmel bir not tutma, e-kitap ve e-dergi okuma aracı iken; çocuğum için sadece seyahatlerde can sıkıntısını önleyen bir oyun aracı olabilir. Tablet benim için pek çok şeyi ikame ederek kolaylık sunan değerli bir çözümken, çocuğum için elinin altındaki pek çok oyun aracından biri olarak pek de değerli olmayabilir.

Peki bir çözümün yeni değer yarattığını ve hatta ne kadar yarattığını nasıl anlarız? Yenileşim konularında önemli araştırmaları olan ünlü Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi, ortaya konulan çözümün kullanıcıların sosyal değerlendirmesinden geçmeden, yani görülüp kullanılıp değerlendirilmeden, anlayamayacağımızı söylüyor. Csikszentmihalyi‘nin neyi kastettiğini birkaç örnek ile anlatayım. (15)

Segway adlı ürünün 2002 yılında çok büyük bir medya kampanyası ile nasıl tanıtıldığını yaşı müsait olanlar hatırlar. Ürünün halka gösterimi yapılmadan önce “Dünyayı değiştirecek bir icat geliyor!” sloganıyla merak uyandırılmıştı. Şirketin CEO’su Segway için “Otomobilin at arabasına yaptığını, bu ürün otomobile yapacak!” demişti. Ürüne yatırım yapan, ünlü melek yatırımcı John Doerr, ürün satışlarının tarihi bir rekor kıracağını, daha önce benzeri görülmemiş bir sürede bir milyar doları bulacağını öngörmüştü. Ama aradan geçen yıllara rağmen, ürün AVM güvenlik görevlilerinin aracı olmanın ötesine geçemedi. Ürünün müşteriye sunduğu değerin büyüklüğü ile ilgili tahminlerin hepsi boş çıktı. Şu an Segway, küçük de olsa bir inovasyon örneği olmasını güvenlik şirketlerine borçlu diyebiliriz.

Google’ın 2011 yılında kullanıma sunduğu Google Plus platformu ise Segway kadar şanslı olamadı. Google yöneticileri, platformun tanıtımını yaptıklarında, Facebook’un tahtını sallayacağına ve sosyal medya pastasından iri bir dilim alacağına dair kendilerinden son derece emindiler. Bu arada Google Plus gerçekten pek çok yönden Facebook’tan iyiydi. Ama Google Plus çözümü de Csikszentmihalyi’nin bahsettiği sosyal değerlendirme sürecinden geçemedi. İnsanlar Facebook varken, Google Plus’ı kullanmayı yeteri kadar değerli bulmadılar. Sekiz yıllık ısrarın ardından, hala hedeflediği kullanım seviyesini yakalayamayan Google, 2019 yılının ağustos ayında platformu kapattı.

Şimdi gelelim yaratıcılık kavramına… Yaratıcılık, daha önce örneği olmayan farklı bir şey yaratmak için hayal gücünü kullanma becerisidir. İnovasyon için yaratıcılık gereklidir. Ama yaratıcı olmak için illa yaratılan şeyin yeni bir değer oluşturduğunu ispatlamak şart değildir. Farklı bir fikir ortaya koyduğunuzda yaratıcı olursunuz. Benzeri olmayan bir çözüm ortaya koyduğunuzda da yaratıcı olursunuz. Ortaya koyduğunuz fikir veya çözüm, farklı olsun olmasın, yeni bir değer yaratıyorsa inovasyon üretmiş olursunuz.

Son olarak yenilikçilik kavramına da değinelim. TDK, yenilikçilik için “Yenilikten yana olma durumu” diye bir tarif yapmış. Ama bu sözcüğün, günlük hayatta nasıl kullanıldığına baktığımızda, bazen şnovasyopn bazen de yaratıcılık yerine kullanıldığını görüyoruz. İki kullanım da TDK’nın yaptığı bu yüzeysel tarifin içine giriyor diyebiliriz sanki…

1 Yorum

  1. Anonim

    resim örneği gayet net izah etmis

    Yanıtla

Bir İçerik Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir